İYİLİK

iyilikmelegi.jpg

İnsanı ruhen yükseltecek olan kavramlardan biri olan iyilik, insanın dünyada kazanacağı en büyük duygu ve zenginliktir. Yaşamak için varedilen insan, aslında hayır ve iyilik için de varedilmiştir.

İyiliği tarif edecek olursak; İyilik, hiçbir karşılık beklemeden, iyi niyet ve sevgi ile karşımızdaki insanın ihtiyaçlarını karşılayan, bir davranıştır.

Ayrıca, “İyilik ne kadar gizliyse o kadar hayırlıdır.” “Fedakârlık yapıyorsanız, yalnız gönlünüzde kalmamışsa, dilinize düşmüşse iş, o yine kendinizi düşündüğünüzdendir. İyilik yapıyorsanız sizde kaldıkça iyiliktir.” Dolayısiyle iyilik, karşılık beklemeden, gösterişe girmeden gizli yapıldığı zaman güzel ve değerlidir.

İyilik yapan kişi yeni değerler de kazanır. Bencillikten kurtulma ve verme alışkanlığı gibi. Ama iyilikte kazanılan en önemli şey ise, “gönülden vermeyi” öğrenmektir.  Bir ruhsal bilgide; “Gönülden vermedikleriniz için bağışlanmak dileyiniz; çünkü o haksızca verdiğinizdir. Size huzuru getirecek olan, yalnız gönülden verdiklerinizdir. Gönülden dileyerek verenin verdiği, gerçek devâdır.” denmektedir.

Kur’an’ı Kerim’de bir ayet, “Kim bir mecburiyeti olmaksızın içinden gelerek iyilik yaparsa bu onun için daha hayırlı olur.” demektedir. (Bakara suresi:2/184)

İyiliğin insanda verme alışkanlığı oluşturduğundan söz etmiştik. Yine bu konuda Kur’an’ın bir ayeti şöyle diyor. “Sevdiğiniz şeylerden hayır için vermedikçe iyiliğe eremezsiniz. Her ne verirseniz Allah onu bilir.” (Ali imran suresi: 3/92)

Bütün dinlerin ve felsefelerin insanları iyilik yapmaya davet ettiğini bilinmektedir. Neden iyi olmak ve iyilik yapmak bu kadar önemlidir? Çünkü iyilik, karşı tarafı geliştirdiği gibi, yapanı da geliştirir. İyilik yapmak kişiye en başta huzur verir. “Çünkü iyilik, huzurun kardeşidir.” Ayrıca iyilik insanlar arasındaki sevgiyi de geliştirir.

İyilik, varoluş açısından da çok önemlidir. Bir ruhsal bilgi insanlara şöyle sesleniyor. “Nasıl ki yaşamak için varedildiyseniz, aslında hayır ve iyilik için de varedildiniz.” Bir başka cümlede ise, “Borçlusunuz var oldunuz, yaşıyorsunuz herşeyinizle. Elbette ki borçlusunuz. O’na olan borcunuzu, biribirinize iyi yaptıklarınızla ve iyi verdiklerinizle ödersiniz.” demektedir. Evet borçluyuz, çünkü var edildik ve sonsuz imkân ve nimetler içinde yaşıyoruz. Elbette ki bunları bize Veren Yüce Yaradan’a karşı borçluyuz. Borcumuzu, ancak diğer insanlara sevgiyle, gönülden, karşılık beklemeden yaptığımız iyiliklerle ödeyebiliriz. Çünkü herşeyi vareden Yüce Yaradan’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Dolayısiyle, insanı kurtaracak olan yalnız iyilikleridir.

İyiliğin bir başka adı da hayırdır. Ve “hayır yapmak, hayrı bilenlerin, iyi görenlerin işidir.” Fakat her gözün gördüğü de bir değildir. Ancak iyi bilen iyi görür. Demek ki iyilikte bilmek, bilgi de çok önemlidir. Bilgisiz iyilik yapılamaz. Yani iyilik yaparken önce karşı tarafın neye ihtiyacı olduğunu görmek gerekir. “Hayrın en güzeli, en ihtiyaçta olana verilendir. Hayrın en güzeli, en ihtiyaç olanı vermektir. Hayrın en güzeli, şüphesiz gerçekten sevmektir.” Dolayısıyla iyilikte, en ihtiyaçta olana, en ihtiyacı olanı vermek ve bunu görebilmek, gerçekten bilgi isteyen bir iştir.

İyilik, reaksiyonsuzluk da değildir. Diğer bir insanda gördüğümüz yanlışlıkları, kendini görebilmesi açısından, onu inciteceğini bilsek bile, hayrına, korkmadan ve cesaretle söyleyebilmek de bir iyiliktir. Çünkü niyetimiz iyidir, sevgimiz vardır.

İyilikte doz çok önemlidir. “Çünkü iyilik, dozlu vermektir.” Vermenin sınırı yoktur ama, iyilikte dozunu ayarlamak vardır, ne fazla, ne eksik. Karşıdaki insana ihtiyacından fazla verirseniz – bu maddi veya manevi herşey olabilir – onu yanlışa sevkedebilirsiniz. O zaman siz sorumlu olursunuz. (Örnek; bir bitkiye ihtiyacından fazla su verirseniz, onu çürütürsünüz veya az su verirseniz, onu kurutursunuz.) İyilikte vermenin dozunu ayarlamak da bilgelik isteyen bir iştir. Bu konuda bir bilgi, “Siz iyiliği, güneş gibi yakıcı bilip, onu hayırla kullanınız, yakmadan.” diyor. Biz de iyilikte güneş gibi olmalıyız.

İyiliğin enerji boyutuna gelince; asırlardır bize, “iyilikten iyilik, kötülükten kötülük doğar” veya “iyilik ve kötülük dönücüdür” denmiştir. İyiliklerin kötülükleri giderdiğinden bahsedilmiştir. İyilik öyle bir his, öyle bir enerjidir ki, bize yapılan bir kötülük bu enerjiyle söner gider. Çünkü iyilik de sevgi gibi, enerjiden bir kalkan yaratır. Dolayısiyle, “Bilgi ve iyilik, her kötülüğe sed çeker.” denmektedir.

İyilik bizi özümüze götürür. İyilik bizi, özden vermeğe götürür. İyilik bizi diğer özlerle bir olmaya götürür. İyilik bizi huzura götürür. Sonuçta iyilik bizi Yaradan’a götürür. “İyilikle, hayırla olunuz!.. Sizi kurtaracak yalnız iyiliklerinizdir” Ve “Eğer gerçekten O’nu arıyor, O’na varmayı diliyorsanız, yalnız hayırda olunuz! İşte O’na giden en kısa yol budur.”

Erol Yurderi